1 Mayıs 2010 Cumartesi

Bolivya, Amerika kıtasının Tibet’i Teraslarla yanlara ve gizli geçitlerle yukarılara, gökyüzüne galaksilere doğru yükselen İnka kenti; Dokuzuncu yazı

Sırtımdaki pılı pırtı gezgin yükümü incitmeden yıktım hana.

'Buenos Dias' dedim, 'Tienas una habication para mi?'
'Buenos Dias, Si, hemos.'

'Günaydın,'dedim. 'Bana bir oda var mı?' 'Günaydın,' dediler gülümseyerek, 'var, evet.'

Acımasız bir terör kıyamından kıl payı kurtulmuş, yersiz yurtsuz bir mülteci gibi Panama City’den kaçıyordum.
Dünyanın en kolay başkenti La Paz’ın, bana yüreğini açacağını bilmiyordum henüz. Güney Amerika'nın Tibet'i, Bolivya'nın başkenti olan bu kenti daha ilk gün sevdim.

Değerli İzleyici,

Şu anda bulunduğum köşeden, katedral arkada bırakılarak yürünürse dosdoğru Mercado Camacio karşılar sizi. Geriye dönülüp Avenida Montes (Altiplano’ya çıkan yol) ile Merkez Otobüs Terminali’ne ulaşır ve kentler arası, ülkeler arası iletişim, ulaşım sağlanır. Bütün bunları o köşede durduğum zaman bilmiyordum. Bir mucize bir tansık oldu!

Daha biraz önce oldu bunlar! Bu İnka söylenceleriyle hava boğluğunda, bulutlarla ilerleyen merdivenler başkentinde yukarı çıkışta zorlanan bacaklarım dur, dedi. Durdum!

Köşeden sağa, aşağıya doğru, Calle Socabo’ya ulaşılan boşluğa baktım. Bir de ne göreyim! Posado Torino, işte orada yazmıyor mu! Sırt yükü altında ezilmiş omurga nasıl doğrulur, görmeliydiniz! Bir dilenci gibi bükülmüş gövdem doğruldu. Bu birkaç bin metrede çarıklarım ağır çekimden kurtuldu. Anneme kavuşacakmış gibi o yöne fırladım.

Ben de burayı arıyorum! Teraslarla yanlara ve gizli geçtilerle yukarılara doğru büyüyen bu han, dünya gezginleri için ünlü ve çekimlidir. Sırtımdaki pılı pırtı gezgin yükümü incitmeden yıktım hana. 'Buenos Dias' dedim, 'Tienas una habication para mi?','Buenos Dias, Si, hemos,' yanıtı aldım. Şimdi elma şekeri verilmiş çocuklar gibi neşeliyim. Terasa oturdum, sırtıma İnka güneşi vuruyor ve ben bu satırları size buradan yazıyorum.
Sevgi İçtenlik...

Tekin SonMez, 1 Mayıs 2010La Paz, İspanyol serüvencilerin, altın düşkünlerinin gelişlerinden önceki zamanlarda, Tanrıların buyruğuyla barış yeri sayılmış. Fakat bu bile yetmez Bolivya’nın en büyük kenti La Paz’ı tanımlamaya. La Paz İnkalı masallarla bugünkü gerçekler arasında inilip çıkılan bir merdivenler kenti, basamaklar vadisidir. Bolivya Başkenti denilir.

Gerçek ise bu değildir. Kağıt üstündeki kurallara göre adını, bağımsızlık savaşındaki ünlü General Antonio Jose de Sucre’den alan, Sucre Bolivya’nın Başkenti'dir.

Yönetim kadroları ise La Paz’da oturur ve ülkeyi yönetir. La Paz, bu ilişkide gerçek 'facto-fact' bir başkent gücündedir.

La paz’ı, İspanyol konutan Alonso de Mendoza 1548’de almış. Ardından başlayan keşif, Choqueyapu Kanyonu’nda altın rüyaları olmuş. Altın arayıcılarının ateşi hızlı sönmüş. Bununla birlikte La Paz, Gümüş Yolu üzerinde olması nedeniyle, İspanyol istilası sonrası gelişimini tamamlamış.

Potosi’den kalkan ‘gümüşkervanları’ La Paz’ı güzergah, bir anlamda ‘kervansaray mekanı’ yapmışlar.

Bu yüzyılın ortalarında köylü göçü hızlanıvermiş La Paz’a. Bugün bir buçuk milyon dolayındaki nüfusuyla La Paz, Bolivya’nın en kalabalık ticaret, kültür ve endüstri kentidir. Bunların yüzde 65 bölümü İnka kökenli yerlilerdir.

Aymaralı ve Quechua dilini konuşurlar. Başkent ortasında dört yana sarmaşık gibi tutunmuş kutucuk kondulara, binlerce merdivenle çıkılıp inilir her gün.

Amerika Anakarası’nın Tibet’i diye tanımlanan Bolivya aynı zamanda Güney Amerika’nın fiziksel kalbidir. Dünyanın en doruklarında kurulmuş başkent La Paz’da, yani And Sıradağları’nın ‘aynalı çarşısı’ndayım şimdi ve buradan sizlere sesleniyorum. Sesimi işitiyor musunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder