Evet! Bu manzarayı bir yerden amımsıyorum. Bu arada romantik bir uyku hali de yaşıyorum. Gerçeklerle mi bir aradayım? Yoksa düşlerle mi uçuyorum? Tam karar veremedim! Biraz daha kıpırdadım ve karşıma açılan ufku ilkin gözlerimle taradım. Romalı silahşörlerin karşılıklı çift sıra yüz yüze durdukları ortama yoğunlaştım. Yol boşluğunu ve onları derin bir bekleyiş gerginliği içinde buldum. Sezdim daha doğrusu.
Evet! Kameramı tam zum yaparak cengaverlerin tolgaları ve mızraklarıyla bekledikleri yola döndüm. Yolun ortasında çok wild/yaban renklerle işlenmiş bir halı gördüm. Bütün sır, bu bana görüntü olarak ulaşan manzaranın gizemi bu halıdaki motiflerde olmalıydı? Böyle düşündüm ve daha derin zum yaptım. Teleskop gibi bir kamera var elimde.
Değerli İzleyici,
Tam bir büyütme yapınca halı üstündeki desenleri şaşkınlıkla gördüm. Bu Quetzal Coalt! Evet Quetzal Coalt motifleri idi. Aman Tanrım? Korkunç bir kurban törenine mi yuvarlandım düşümde?
Quetzal Coalt kuş/yılan simgeleri.. Bunları düşünmeye zaman bulamamıştım ki, uzaktan tütsüler ve ilahiler eşliğinde bir melodi ses vermeye başladı.
Tam keçileri kaçırmak üzereyim ki bu yolun en ucundan tütsülerle yola çokan mor giyitli çocuklar göründü. Zincirlere bağlı buhurdanlıklarda, garip mor bir tütsü, havada grafikler çizerek yükseliyor ve yola boylu boyunca yayılıyordu.
Bu yağlıkları en son nerede görmüştüm? Pagan Constantinus ile İstanbul’a gelen öncü grupların ellerinde bunlar vardı. Yol, arkaik Roma dönemlerinde görülen doğal taşlarla döşenmişti. Bu taşların üzerinden geçen öncüler halıya basmadan yanlara doğru açıldılar. (SÜRECEK)
Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez
Fotoğraflar SonMez'in kendi arşivinden.